İçeriğe geç

Güdümlü silah ne demek ?

Güdümlü Silah: Aklın, Bilginin ve Ahlakın Çatıştığı Nokta

Bir filozof, çağının teknolojik icatlarını yalnızca hayranlıkla izlemekle yetinmez; onları sorgular. Çünkü her icat, insanın kendine sorduğu kadim sorulara yeni yanıtlar getirir: “Ben kimim?”, “Ne yapmalıyım?”, “Ne biliyorum?”. Güdümlü silah kavramı da bu üç sorunun kesişim noktasında durur.

Bu yazıda, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden “güdümlü silah”ın ne anlama geldiğini ve insanın varoluşuna dair ne söylediğini tartışacağız.

Güdümlü Silah Ne Demek? – Tanımın Ötesine Bakmak

TDK’ya göre “güdümlü silah”, yönü ve hedefi belirlenebilen, kendi kendini ya da dış bir sistem tarafından yönlendirilerek istenen noktaya ulaşabilen silah türüdür.

Teknik açıdan bakıldığında bu, askeri bir terimdir. Ancak felsefi olarak bakıldığında “güdüm” kelimesi, yalnızca bir nesnenin değil, insan iradesinin de sorgulanması gereken bir kavram haline gelir.

Peki, insanın yaptığı her eylem – özellikle de öldürme gücüne sahip bir araç üretmek – ne ölçüde “güdümlüdür”? Ve asıl soru: Kim yönlendiriyor?

Etik Perspektif: Gücün Ahlakı

Bir güdümlü silah, görünürde kusursuz bir mühendislik başarısıdır. Ancak felsefede mükemmellik, yalnızca teknik değil, ahlaki bir kategori olarak da değerlendirilir.

Silahı güdümleyen akıl, eğer etik ilkelerden yoksunsa, bu silah yalnızca bir “teknolojik başarı” değil, aynı zamanda bir “ahlaki başarısızlık” haline gelir.

Immanuel Kant’ın deyişiyle, “akıl eyleme geçerken, ahlaki yasa onun sınırlarını çizer.” Bu durumda, güdümlü silahın fırlatıldığı her an, insanlığın kendi yasasını ihlal etme riskini taşır.

Bu noktada şu sorular bizi düşünmeye zorlar:

– Ahlaki kontrolü kaybeden bir teknolojinin yönü gerçekten insan eliyle mi belirlenir?

– Bir silahın doğruluğu, hedefi vurmasında mı, yoksa kullanılmamasında mı yatar?

Epistemolojik Boyut: Bilgi Kimin Elinde?

Epistemoloji, yani bilginin doğası, bu tartışmada merkezî bir yer tutar. Güdümlü silah, bilgiyi ölümle birleştiren modern bir örnektir.

Bir mühendis, bir bilim insanı ya da bir asker, bilgiyi nasıl kullanacağını belirlerken artık sadece “doğru” bilgiyi değil, “sorumlu” bilgiyi de düşünmek zorundadır.

Bilginin gücü, yönlendirilmediğinde faydasız, yanlış yönlendirildiğinde ise yıkıcı olur.

Bilgi, insanın elinde bir araç mı, yoksa insan bilgiyi üretirken aslında kendi geleceğini mi şekillendirir?

Bu soru, epistemolojik bir olduğu kadar etik bir sorgulamadır da. Çünkü “bilmek”, her zaman “yapmak” anlamına gelmez.

Güdümlü silahlar, bilginin amacını tartışmaya açar: Bilgi bizi korumak için mi, yoksa yok etmek için mi vardır?

Ontolojik Perspektif: Varlığın Dönüşümü

Ontoloji, yani varlık felsefesi, insanın hem kendi varlığını hem de nesnelerin varlığını anlamlandırma çabasıdır.

Bir güdümlü silah, “nesne” olmaktan çıkıp insan iradesinin uzantısı haline geldiğinde ontolojik bir değişim yaşanır.

Artık o, sadece metal bir parça değil; bir kararın, bir niyetin, bir ahlakın somutlaşmış biçimidir.

Martin Heidegger’in “teknoloji, varlığı ifşa etme biçimidir” sözü burada yankılanır.

Güdümlü silah, varlığı “yıkım” üzerinden ifşa eder; insanın dünyayı anlamlandırma biçiminin karanlık bir yansıması olur.

Ontolojik olarak şu sorular sorulabilir:

– Bir silah, insanın elinden çıktığında hâlâ onun kontrolünde midir?

– Teknoloji, yaratıcısının özünü mi yansıtır, yoksa onu dönüştürür mü?

İnsanın Güdümlülüğü: Kim Kimi Yönlendiriyor?

Belki de en çarpıcı ironi, insanın kendi yarattığı sistemler tarafından “güdümlenmesidir.”

Ekonomik çıkarlar, politik stratejiler ve ideolojik manipülasyonlar, bireyin düşüncesini bir “hedef”e kilitler.

Bu durumda asıl güdümlü olan silah değil, insanın kendisidir.

Teknolojinin etiği, yalnızca nesnelerin değil, zihinlerin de yönünü tartışmalıdır.

Sonuç: Güdümün Felsefesi

Bir güdümlü silah yalnızca hedefe kilitlenmez; insanın vicdanına da yönelir.

Felsefe, bu güdümü sorgulayan tek disiplindir. Çünkü felsefe, neyi yaptığımız kadar neden yaptığımızı da anlamaya çalışır.

Etik, epistemoloji ve ontoloji bize şu üç gerçeği hatırlatır:

1. Bilgi, ahlaktan bağımsız olamaz.

2. Güç, anlamını niyetten alır.

3. İnsan, yönlendirdiği kadar yönlendirilir.

Son olarak düşünelim:

– Bir silahın hedefi dış dünyada mı, yoksa insanın içinde midir?

– Güdüm, aklın mı, arzunun mu eseri?

– Ve en önemlisi: Biz gerçekten yöneten miyiz, yoksa yönlendirilen mi?

Belki de “güdümlü silah” kavramını anlamak, insanın kendi içsel güdümünü sorgulamakla mümkündür. Çünkü asıl savaş, dışarıda değil, insanın bilinci içindedir.

4 Yorum

  1. Naz Naz

    Uçuş hızları Mach 1’in üzerinde olan süpersonik füzeler, genellikle Mach 1 ile Mach 5 arasında yaklaşık 5000 km/saat seviyesine kadar erişebiliyor. Süpersonik füze programları, son yıllarda Mach 5’in üzerinde hıza sahip olan ve hipersonik olarak bilinen programların geliştirilmesi için basamak taşları olarak görülüyor.

    • admin admin

      Naz! Görüşlerinizin bazıları bana uymasa da değerliydi, teşekkürler.

  2. Şafak Şafak

    Avangard (hipersonik füze) yönlendirilebilen, bağımlı hareket eden, özgür olmayan .

    • admin admin

      Şafak!

      Katkınız, yazının güçlü ve zayıf yönlerini daha net görmemi sağladı; emeğiniz çok değerliydi.

Şafak için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort bonus veren siteler
Sitemap
betci girişsplash